Beyne eydihinne ve erculihinne [94]
... Kadın bir çocuk buluyor ve kocasına, "Şu benim senden olan çocuğumdur" diyordu. Bu uydurulmuş bir iftiradır. [95] ... Kadın bir çocuk buluyor ve kocasına; "O, benim senden olma çocuğumdur" diyordu. Elleri ve ayakları arasındaki (ile) uydurulmuş iftira; kadının kocasına yalan söyleyerek isnad ettiği çocuktan kinayedir. Çünkü onu taşıyan karın iki el arasında, onu doğuran ferc/rahm ise iki ayak/bacak arasındadır. [96] ... Yani kocasından başkasına ait olan bir çocuğu, "o (çocuk) sendendir" diye ona getirmesin. [97] Lafzen "elleri ve ayakları arasında". Yani, kendi kendilerine, "eller" ve "ayaklar", her türlü insan faaliyetini sembolize eder. [98] ... Kocalarından olmayan, buluntu çocuğu "Bu benim çocuğumdur, senden olmuştur." diyerek onlara nisbet etmesinler. Tefsirciler şöyle der: Kadın, hamile kalmadığı için, kocasının ayrılmasından korktuğunda, kocası kendisini bırakmayıp yanında kalsın diye, bir çocuk bulup onu kocasına nisbet ederdi. Ayetten maksat "buluntu çocuk"tur. Zina değildir. Çünkü zina daha önce açık olarak yasaklanmıştı. [99] Yüce Allah'ın "ellerinin ve ayaklarının arasında onu iftira edenler" demesinin sebebi şudur. Anne, çocuğu doğurduğunda, çocuk onun elleri ve ayakları arasına düşer.[100] Anlaşıldığı üzere ayette yer alan eller ve ayaklar, bildiğimiz el ve ayaktan ziyade, başka anlamlara hamledilmiştir. Bunlar bazen doğan çocuğa bazen de kişinin kendiliğinden yaptığı veya uydurduğu bir işe ya da söze hamledilmiştir. Sanırım, meallerdeki çevirileri de inceleyip ilgili tefsir metinleriyle karşılaştırırsak doğru anlamı bulmamız daha da kolaylaşacaktır. Elmalı: ... elleriyle ayaklan arasında bir bühtan (iftira) uydurup getirmeyecekler .., Bu ibarenin, kadının başka bir erkekten gayri meşru olarak almış olduğu bir çocuğu kocasına isnad etmesi manası olması ihtimali yok değilse de, bu daha önce geçen "zina etmeyecekler" ifadesine dahil olduğu için burada bu ihtimal geçersizdir. Nitekim "beyne eydihinne ve erculihinne" (elleriyle ayaklan arasında) tabirinin yalnız furucdan (apış arasından) değil, zattan kinaye olarak kendi nefislerinden (kendiliklerinden) uydurdukları her çeşit iftiraya şamil olması da muvafıktır. Dolayısıyle burada zina isnadı, gıybet, dedikodu vs. tarzında yapılan her türlü iftira, yalan ve sahtekarlıktan nehiy vardır. Çantay: ... elleri ve ayaklan arasında bir iftira düzüp getirmemeleri[101]... D.Î.B., Atay: ... başkasının çocuğunu sahiplenerek kocasına isnatta bulunmamak... Bilmen: ... elleriyle ayaklan arasında uyduracakları bir bühtan ile gelmemeleri... Yavuz: ... elleriyle ayakları arasında bir bühtan uydurup getirmemek (gayri meşru bir çocuk dünyaya getirip onu kocalarına nisbet etmemek) ... Davudoğlu, T.D.V : ... elleriyle ayakları arasında bir bühtan uydurup getirmemek... Ateş:... elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemeleri (başkasının doğurduğu veya başka erkekten gayri meşru kazandıkları bir çocuğu kocalarına nisbet etmemeleri) Bulaç:... elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak) Y. Öztürk:... elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri ... A. Öztürk: ... elleri ve ayaklan arasında uydurdukları bir iftira ile gelmemek (başkalarından peyda ettiklerini kocalarındanmış gibi takdim etmemek) Koçyiğit:... elleriyle ayakları arasında bir yalan düzüp getirmemek ... Hizmetli:... gayri meşru doğan çocuğu kocalarına isnad etmemek ... Varol: ... elleri ve ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek[102].... Piriş: ... elleri ve ayakları arasında bir yalan uydurarak gelmemek ... Çantay, Bilmen, Davudoğlu, T.D.V., Y. Öztürk, Koçyiğit ve Piriş mezkur metni aynen olduğu gibi "elleri ve ayakları" şeklinde tercüme edip hiçbir açıklamada bulunmamışlardır. Bizce böyle bir tercümeyle ayeti ve mesajını anlamak mümkün değildir. Elmalı dışındakiler "el" ve "ayakları" genellikle gayr-i meşru çocuğa tahmil etmişlerdir ki bu görüş bazı müfessirlerin görüşleriyle de örtüşüyor Ancak bizce bu tür bir yorumlama da tartışmaya açıktır. Çünkü Sabuni'nin naklettiği ve Elmalı'nın da belirttiği gibi burada kastolunan zina değildir. Zina, aynı ayette herhangi bir mübhemiyete sebebiyet vermeyecek şekilde zaten zikredilmiştir. Fakat Sabuni, maksudun zina olmadığını nakletmekle isabet etmişken, buluntu çocuk olduğunu kabul etmekle belki de hataya düşmüştür. Bizce Esed ve Elmalı'nın görüşleri daha dikkate değerdir. Çünkü bu iki zat, kelimelerin edebi kullanımlarına dikkatlerini yoğunlaştırmışlar ve -özellikle de Elmalı mantıki izahlar getirerek- doğru anlamı bulmuşlardır. Kanaatimizce "eller"i ve "ayaklar"ı bedenin salt iki uzvu olarak değil de; deyimsel anlamda bütün vücudu ya da kişiyi temsil eden semboller olarak algılamak daha doğrudur. Bu izahattan so a, ayetin ilgili bölümünü aşağıdaki şekilde tercüme edebileceğimize inanıyorum: “Kendi kendilerine bir iftira atmamaları “Hiç yoktan yalan uydurarak, iftira atmamaları (Esed) Örnek: Ey peygamber! Mü'min kadınlar ne zaman sana gelip (artık) Allah'tan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacaklarını, hırsızlık yapmayacaklarını, zina etmeyeceklerini, çocuklarını öldürmeyeceklerini hiç yoktan yalan uydurarak iftira atmayacaklarını ve hiçbir hakikate karşı çıkmayacaklarını....[103]
16.02.2009 tarihinden beri 3315 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 10:29